körling
bir curling oyuncusu gibi buz zemini hızlı hızlı fırçalarsa sinirini boşaltabilecekti. o anda aklına gelen en iyi şey buydu. içinden ona kadar saymak veya duvarları yumruklamak işe yaramayan şeylerdi. onun tek arzusu hızlıca yerleri cilalamak, buz üzerinde kaymak ve bağırmaktı. hatta buz pist üzerinden gelip havalanmak, boşluk üzerinde uçarcasına gitmek sonrasında zemine inmek istiyordu. oysa ki bu sporların hiçbiri ülkede yoktu. hatta öyle bişey izlemiştiki eurosporttan adamlar sırayla karda kayıp ellerindeki silah ile hedef vuruyor sonrasında yollarına kayarak devam ediyorlardı. izledikçe kendi imkanlarına, futbola basketbola lanet ediyordu. çevresi tarafından sinirli olduğundan yakınılırdı. oysa o bilirdi ki buz onu tımar edecek, sakinleştirecekti. buz sporları sevdası daha ortaokul yıllarında başlamış kadıköy pasajından çekoslovakya milli hokey takımı forması almıştı. tek başına giymenin riskli olacağını düşünüp bir arkadaşının aklına girmiş, çocuğun hokey veya buz ile bir ilgisi olmamasına rağmen araya arkadaşlık hatırını sokarak aynı formayı aldırmış, beraberce o haftaki beden eğitimi dersinde aynı takım oyuncuları gibi çekoslovakya hokey takımı formalarını giymişlerdi. tabi ki şartlar elvermediğinden çekoslovak hokey takımı formaları ile futbol oynamışlardı. geceleri yatağa girdiğinde düşünür düşünürdü. belki futbolda iyi değildi, bu onun sporda başarısızlığa işaretti arkadaşları tarafından. oysaki ona şans tanınsa curlingde bir numara olacağını biliyordu. defalarca televizyondan izlemiş, teorik olarak bu sporu çözmüş geriye yalnızca pratiği kalmıştı. bir süre sonra çekoslovakya hokey takımı formasını aldırdığı arkadaşı beden derslerine fenerbahçe forması ile gelmeye başlamıştı. ilerleyen günlerde de kendi çekoslovak hokey formasını bir köşeye bırakıp pasif direnişe geçmiş, beden derslerine sadece siyah tişört ile katılmış fakat kimse bundan bir ders çıkarmayarak onu futbol maçlarında defansa yerleştirmişti. yine sinirli yine üzgündü.