şu sıralar yine etkisine girdiğim steampunk, cyberpunk ve post-apocalyptic hödölere bir yazı yazmaya karar verdim. öyle ki bir konuya ilgi duymaya göreyim. hemen kendimi işin içine çekecek her malzemeyle beslerim. misal korsanlık oyunları ve filmlerine daldığım bir dönemimde kendimi korsanlaştırmış, akşamları yarım şişe rom içmeden uyuyamaz olmuştum. uğursuzluk getirecek diye odama kadın sokmam, herşeye aye aye derdim. şimdi ise kendimi yaza rağmen karanlık bir moda çekiyorum. önce biraz steampunkı ve örneklerini anlatmakta yarar var. fantastik olarak kurgulanmış bu dünyada sanayi devriminden sonra alternatif bir gelişim üzerine oluşuyor steampunk. adından da anlaşıldığı gibi sanayi devriminin buharla çalışan makinalarının her yerde kullanıldığı mekanik bir teknoloji dünyası. bugün bildiğimiz çoğu cihaz farklı biçimlerde varlar. ilk bilgisayarlar gibi herşey kocaman ve çok gürültülü. hakim renkler gri, siyah ve kahverengi. bolcana da toz toprak. bunun yanında mekanik her şeye işlemiş durumda. kıyafetlere bile. insanlar 18. yy modasıyla giyiniyorlar ama üzerilerinde mekanik aksamları da bulunmakta. ''wild wild west'' bu türe güzel bir örnek film. bunun yanında ''back to the future 3'' filminde doktorun ürettiği buz yapma makinesı veya zaman yolculuğu yapabilen tren veya ''city of ember'' daki yeraltı şehri, ''La Cité des Enfants Perdus'', anime olarakta ''Laputa: Castle in the Sky'' steampunka güzel örnekler.
kıyamet sonrasında geçen veya cyberpunk a örnekler ise başta mad max serisi, ''delicatessen'', ''blade runner'', ''aeon flux'', ''metropolis'' ve ''akira'' olarak uzatılabilir. başta da dediğim gibi kendimi bu işe iyice alıştırdım. sokakta taşmış çöp yanında toz toprak görünce havasına giriveriyorum. bizim köşe bakkal ise civarda bu işin öncüsü. içeri girdiğimde kendimi başka bir zamanda kıyamet ötesinde, nükleer savaşlardan çıkmış olarak buluyorum. raflar paslanmış, sararmış. kocaman, her yeri demir, eski bir vantilatör sesler çıkararak dönüyor. herşey sıkış sıkış, içersi boğucu ve karanlık. tüm soğutucular eskimiş, yazar kasa devasa. bakkal amcaya dönüp ''biraz temiz içme suyu alıp onun karşılığında size bulduğum değerli taşları vermek istiyorum'' demek geçiyor içimden. bu modumu da terkim yakındır herhalde.
0 Response to "steampunk"
Yorum Gönder