her takımın taraftarı

istanbulun ortasında ergenlik geçiren biri ne kadar kaçarsa kaçsın beşiktaş-fenerbahçe-galatasaray şeytan üçgeni içine düşer hemde erkekse. diğer şehirlerde olsaydık bu çatışmayı bu kadar net hissedemezdik. bir saat içinde fenerbahçe yoğun kadıköyden beşiktaşa ordan galtasaray mecidiyeköyüne geçmek olası çünkü. konyasporlunun adanaspora böyle bir yakınlığı yok lig içinde. bu kadar küçük coğrafyada bu kadar ezeli takımların olması istanbulda yaşayanlar için ailesinin ve arkadaş çevresinin bu üç takıma dağılması anlamına geliyor. bizim çekirdek aile oldum olası fanatik değildir. bizi hep akrabalar bozdu, özellikle beni. ilkokula adımımı atınca kuzenlerden bazıları fenerbahçe, dayım beşiktaş, diğer kuzenlerim ise galatasaray propagandası yapar oldular. onlara geleneksel bir görev yüklenmişti, kan bağın olan genç akrabanı kendi takımına kat. kutsal bir emir gibi. öyleki sülaledeki en küçük erkek olarak beni kazanmaları gerekiyordu kendi camialarına. benimde artık bir takım tutacak yaşım gelmişti. ilkel kabilelerdeki erkekliğe adım gibi bir takımı seçmem gerekiyordu. fakat çok kararsızdım. babam galatasaraylı, annem beşiktaşlı, anne kuzenlerim fenerbahçeli, baba kuzenlerim galatasaraylı, dayım (ki dayı faktörü 2x dir) beşiktaşlıydı. liseye gidene kadar her biri kendi takımının forması, kaşkolü beresiyle geldi bizim eve, kandırmaya çalıştı çeşitli materyallerle. galatasaraylı akraba gelince fener formasını, beşiktaşlı li gelince galtasaray beresini, fenerbahçeli gelince daha önce hangi takım malzemesi duruyorsa onu saklar olmuştum. liseye gelene kadar 6 yıllık süreci gollum gibi git-gellerle, kararsızlıklarla, saklambaçlarla geçirdim. lise ise sınıftaki erkeklerle çoğunlukla futbol konuştukları bir yer olduğu için kesin kararımı vermiştim, biraz beşiktaşlı olacaktım. sıra arkadaşlarım ise yine kaderin bir oyunu olarak gassaray ve fenerliydi. bir yandan ise yavaş yavaş anlıyordum hiç bir zaman beşiktaş veya diğer takımları onlar kadar hararetli savunamyacaktım. olmuyordu işte. yavaştan kendimi bozmaya başladım. fenerbahçe maçlarına gittim beşiktaşa sövdüm, beşiktaş maçlarında ise gassaraya sövdüm. ben işin heyecanındaydım. şener şen in bir filmi vardır geçimini sağlamak için stad önlerinde takım ürünleri satar, yeri gelir her taraftara şov yapar en iyi takımı o tutardı. yanımda hangi taraftar çoğunluktaysa o takımın adamı oluveriyordum, tabansızdım bu konuda, pis bir ikiyüzlüydüm. hala da sürdürüyorum bu tavrımı. yanımdakilerin fanatikliğinden emiyorum, kendimce normalde hiç düşünmediğim futbol sorunlarını, futbol yorumlarını bir anda onların yanında hemde yanlı olarak açıyorum. çok pis bişey bu.

0 Response to "her takımın taraftarı"

Yorum Gönder