uzun bir kışın siyah günleri

Mp3lerin kimisi

artık kasetlerin, cd lerin devri kapandı ya da ben kapadım yoksa kaset ve cd dinleyen bir sürü insan vardır eminim. kapadım ve herkes gibi mp3 e geçtim. işte bu mp3 dediğimiz şarkılarımızı bize dinleten şeylerin yüzde birinde filan, şarkının bir yerinde azıcık cızırt oluşur. böyle metalik bir ses, yarım saniyelik error sesi, cııt, kıııart gibi bi ses. (genelde çizik vcd lerde çok rastlanırdı buna.) işte bende pink floydu ilk mp3 olarak edindiğimden beri aynı klasörde 'time' şarkısının 03:30 uncu anında o zıaart sesini duyarım anlık olarak, ama yıllardır. bu yüzden o parçanın orasında bir zıart eksiği olduğu zaman çok garipsiyorum. sanki şarkının doğal melodisi eksik gibi geliyor orda burda dinlediğimde. bunun gibi bikaç şarkım daha var artık onları öyle sevdim, kabullendim. inanıyorum ki mp3 teknolojisi ile birlikte bu tarz anlık zırtlamalı şarkı dinleyen insanlar çoktur. bence bu böyledir, ama bana gelipte teknolojik deterministsin derseniz haklısınız derim o ayrı.


sevgili günlük !

sevgili günlük.. artık ben bu evde uyuyamıyorum, çok doğru. sana şöyle anlatıcam her sabah farklı farklı nedenlerden erken uyandırılıyorum. bir kaç aylık gözlemlerimden sonra ne gün ne oluyorda beni uyandırıyor sana anlatıcam sevgili günlük. pazartesileri 50 metre ötede pazar kuruluyor, buna lafım yok. ama pazar girişi kalabalığı yüzünden camımın önüne kadar trafik oluyor, herkes korna çalıyor sevgli günlük ! biri başlayınca diğerleri de çalmaya başlıyor, karga sürüsü gibiler. her pazartesi böyle uyanıyorum işte sevgli günlük.
salı günleri ise mahalleye çalgıcı geliyor sevgli günlük. salı ve çarşambaları bizim mahalleden geçiyor. akordeon çalıyor, hep aynı müziği çalıyor. en sevdiğim çalgıdan beni nefret ettirdi bunlar be sevgili günlük.
çarşambaları ise ya bu çalgıcılar uyandırıyor ya da civarda dolaşan enginar satıcısı. enginar diye bağırıyor sanki odamın içinden, kulağımın içinden. biliyorum sevgili günlük, biliyorum ki haberleşiyorlar, günleri bölüşüyorlar beni uyandırmak için ! birinin geldiği gün diğeri gelmiyor çünkü. hepsi bu oyunun içinde sevgili günlük. ah sende olmasan... perşembeleri üst katın temizlik günü günlük. kafama vura vura kullanıyorlar o elektrik süpürgesini, balkonda halıları dövüyolar benim güzel uykum bölünsün diye. cuma, cumartesi, pazar yakınlardaki parkta yürüyüş yapan yaşlı amcalar teyzeler bağıra çağıra konuşuyorlar be sevgili günlük, vietnam savaşında gibi hissediyorum kendimi. bunu bana hepsi bilerek yapıyor biliyorum. çalgıcı, enginarcı, üst kattakiler, spor yapan teyzeler amcalar. yakında buraları ansızın ateşe verip kaçmayı düşünüyorum sevgili günlük, rahatça uyuyabileceğim yerleri bulmak istiyorum, tabi seni de yanıma alıcam sevigili günlük, sensiz olur mu be sevgili günlük !


sivrisinek macerası içindeyim

bu kış günlerinde odamda yazdan kalma bir sivrisinek yaşıyo. çok akıllı bi şey ama, diğerleri gibi değil. ne kulağımda vızıldıyo ne monitöre konuyo. gece ben yatınca rahatsız etmeden geliyo işini görüp gidiyo namussuz. bende takdir ediyorum, öldürmüyorum onu. besliyorum kanımla canımla. uzaktan uzağa kesiyorum bazen, en ulaşılmaz tavan diplerine konuyo, tam bir görev adamı. hatta isim mi versem ona acaba.


elektrik kesintisi

ne zamandır şöyle hallice bir elektrik kesintisi olmadı. oysa ne güzel derdik o anlarda eskiden bu insanlar nasıl yaşıyormuş diye elektriksiz, sıkılmıyolar mıymış. ne güzel de empatik olurduk eski insanları düşünüp öyle.


boş koltuğa oturabilme şeysi duygusu

dolu otobüslerde boşalan koltuğa hamle yapanların suratlarına karşı 'yine kaptın yeri köftehor' demek istiyorum, böyle bir ruh hali içine giriyorum o anlarda.