seri ilanlar

tam olarak nerelerde ve ne zamanlar gördüğümden emin olmasam da bir binanın üst katında cama ''seri ilan'' yazısının yapıştırıldığını biliyordum. seri ilanlar sayfasına sanki hayatım boyunca ilişmeyeceğim, alakamın olmayacağı kendince bir dünya olarak bakmıştım. oysaki kaderin cilvesi bizi bir araya getirdi. daha doğrusu bir ağustos sıcağında kadıköyde seri ilan nerede verebilirm diye 12 büfe ve 9 bakkala sorduktan sonra birbirimize kavuşabildik rıhtıma doğru. sıcak bir iş hanının en üst katında kıç kadar bir odaya yolladılar beni. içersi bit pazarı gibiydi. her yerde evraklar, üst üste birikmiş kitaplar, faturalar, fişler, kırtasiyeler, 2 tane televizyon, vantilatör, evrak çantası, klasörler, bir adet gemi maketi, yüzlerce gazete, faks cihazı, birkaç telefon, bilgisayar ve arada gözüken bir adam. nedense içerde 1970lerin havası vardı buram buram. benimle ilgilenen adamın tarzı dahil herşey eskiden geliyordu. eski bir iş hanının en üst katında 1970'lere açılan sihirli bir kapı bulmuş gibiydim. bilgilerimi verdikten sonra eski usüllerle çözdü adam işi. bir yere telefon açtı, adımı kodladı, adananın A sı, Zonguldak Z si diye. son harf R yi iki kere söylemek zorunda kaldı Rize Rize!' diye. sonrası ise sıkıntılı bir bekleyiş oldu benim için. hani televizyon sesi kısık halde karlı ekranda açık kalırken bi his yayılır televizyondan odaya. öyle bir rahatsızlık halinde geçti bi süre. daha sonra yarın posta gazetesinde pasomu kaybettim hükümsüzdür yazımın çıkacağını bildirdi, hayırlı olsun dedi. hayırlı olsun deyince bana biraz garip geldi.


0 Response to "seri ilanlar"

Yorum Gönder