lanetli evin hikayesi

o kadar merkezi ve bakımlı bir evi bu kadar ucuza nasıl kiralayabildiğini hiç düşünmemişti. başka bir şehirde öğrencilik hayatı yaşamanın büyüsü böyle küçük detaylar hakkında umursamaz yapmıştı onu. özgürdü, kafası rahattı ve evi okuluna çok yakın güzel işlek bir caddedeydi. okuluna yürüyerek gidiyor, akşamları canı sıkıldımıydı bir anda işlek caddede vitrin gezip, kitapçılarda kitap bakarken buluyordu kendini. camını açtığında mis gibi sonbahar havası ve güzel yemek kokuları doluyordu bu işlek caddenin güzel evine. kah köşedeki köftecinin yoğun köfte kokusu, kah apartman girişindeki pidecinin mis gibi kıymalısı ciğerlerine doluyordu. cam açıkken bu kokulardan kaçmak olanaksızdı. burnu bir kez o kokuları içine çekip beyine iletince üzerinde dumanı tüten yemek hayallerine dalıyordu. bir sipariş köşe köfteciye. akşam şöyle bir camdan dışarı bakarken başka bir koku. bu sefer alttaki pideciye. öbür öğlen sokağın dönercisinden sipariş veriyordu. zaten yemek yapmayı sevmiyordu. ama gün geçtikçe eve camdan, bacadan ve hatta apartman boşluğundan giren güzel yemek kokuları onu en çaresiz anlarında yakalıyor, midesinin isteklerini geri çeviremiyordu. bir catering firması gibi köşedeki köfteciyle, apartman girişindeki pideciyle, sokağının dönercisi ve büfesiyle anlaşma yapıp önceden ayarladığı bir çizelgeye göre haftanın öğünlerini onlara pay etmişti. fakat bu maddi açıdan onu çok zorluyordu. bu kokularla savaşamıyordu işte. daha çok çalışmalı, notlarını yükseltmeli burs üstüne burslar almalı, diğer tarafdan iyi notları ile ailesinin yanı sıra teyzesi amcası ve dayısından başarı primleri almalıydı. yemek siparişlerini ancak bu sayede karşılayavbilecekti. ev yemeğinin tadını unutmuş, kabızlıktan acılar içinde kıvranıyordu. ama mutfak penceresinden, balkonundan, küçük tuvaletinin küçük penceresinden kokular ısrarla girmeye devam ediyordu. sipariş verdikçe daha çok çalışıyor notlarını yükseltiyor, burslar ve güzel harçlıklar alıyordu. ders çalıştıkça yiyor, yedikçe daha çok ders çalışıyordu. günler, haftalar aylar geçti. kokular yemek siparişlerini kovalıyor, siparişleri karşılamak için daha çok ders çalışıyor, bir yandan kilo alıyor bir yandan kabızlık çekiyordu. bu kısır döngüyü kıramıyor, evden ayrılmak ise midesinin hakimiyetine giren beyni tarafından olasılık dahiline alınmıyordu. evet bu ev kesinlikle lanetliydi! yemek kokuları tarafından çevrelenmiş şeytani bir mekandı. 4 yıl zombi etmişti onu. mezun olduğu gün bir yandan okul birinciliğine sevinirken aldığı 30 kiloyu nasıl verceğini ve kabız illetinden nasıl kurtulacağıunı düşünüyordu.


0 Response to "lanetli evin hikayesi"

Yorum Gönder