otobus

ben çok aceleci biriyimdir sizden saklayacak değilim. evimden okuluma giderken aşağıdaki caddeyi kullanırım, ordan otobüsüme binerim. İşte o aşağıdaki caddeye gitmek içinde yeri kesmiş demiryolunun üzerinde yükselen köprüyü kullanmam gerekir. çoğu zaman koca bir dağ gibi gözlerimin önünde büyüyen bu köprüden inerken cadde ve otobüs durağı görüş alanıma girerler. buraya kadar herşey normal. fakat acı olan ben her zaman köprünün tepesine ulaştığımda gözümün önünden otobüsler vızır vızır geçer giderler, yetişemem. kimi zaman durağı gözüme kestirir ufaktan bir maratona başlar yakalarım otobüsü. ama erken de çıksam geç de çıksam mutlaka gözlerimin önünden benimle dalga geçercesine bir otobüs kaçar gider. kimbilir belki de beni aceleci yapan bu otobüslerdir. yine bir gün tepede güneş, sırtımda çanta ben köprünün üstünde yürüyorum, bir gözüm durakta. ödüm kopuyor yine otobüs inadına gelip kaçacak diye. tam köprüyü aştım derken pırıl pırıl kırmızı bir otobüs görünmez mi. koştum da koştum, bu sefer kaçamadı namussuz. zafer benim olmuştu. üstelik boş bir otobüstü ki bu her zaman görebileceğim bir durum değildi. o zafer sarhoşluğuyla hemen kendimce saçmaladım; demek ki artık işler yoluna girmişti, bir daha otobüsler benden kaçamayacaklardı! en güzelinden bir cam kenarına kuruldum, koştuğum için biraz yorgun ama mutluydum. yolu seyretmeye başladım. fakat kızıltopraktan sonra kadıköy için soldan gidilir, baktım otobüs son hız sağdan gidiyor. sordum öğrendim meğer ben otobüsü yakalama heycanıyla tabelasına bakmadan kadıköy yerine mecidiyeköy otobüse binmişim. o günden beri gözüm otobüste değil tabelasında ona göre koşuyorum.evet.


0 Response to "otobus"

Yorum Gönder